Padişah, “Vezir” demiş, “Eğitim mi önemli, cibilliyet (Soy-Sop-Nesep) mi?.”
Vezir düşünmeden “Cibilliyet Padişahim” diye cevap vermiş.
Padişah memlekete tellallar salarak, “Duyduk-Duymadık demeyin, en iyi hayvan terbiyecisine Padişahımız tarafından yüz kese altın verilecektir” diye ilan etmiş.
Bir süre sonra seçilen en iyi hayvan terbiyecisi Padişahin huzuruna çıkarılmış.
Padişah hayvan terbiyecisine, “Bir kediye tepsiyle servis yapmasını ne kadar zamanda öğretebilirsin” diye sorunca, hayvan terbiyecisi de “6 ayda öğretirim Padişahım” diye cevaplamış.
Altı ay sonra, Saray Erkanı toplanmış, kedi de elinde tepsi ile servise başlamış.
Kedi tam Vezirin önüne geldiğinde Padişah, Vezire “Eğitim mi Cibilliyet mi” diye tekrar sorunca, Vezir, Padişaha cevap vermeden önce cebinde hazır tuttuğu fareyi yere bırakmış.
Kedi de tepsiyi attığı gibi farenin peşinde koşmaya başlamış. Tabii 6 aylık eğitim de boşa gitmiş.
Vezirin de cevabi yine “Cibilliyet Padişahım” olmuş.
Allah, bu ülkeyi, önüne fare düşünce, yani eline fırsat geçince kendi çıkarları için “eğitildiği gibi davranmayanlardan” korusun…
Hep dediğim gibi, EĞİTİMİN TANIMINI DEĞİŞTİRELİM ARTIK…
Eğitim artık davranış değişikliği değil de, DAVRANIŞIN ALTINDAKİ DEĞERE MÜDAHALE EDEBİLMEK OLSUN…
Yani hedefimiz, Fare varken de, servis yapabilmek olmalı…